ÇALIŞAN VE YÖNETİCİ SAVAŞI
Bir insanın duyguları her zaman ödevine bakış biçimiyle uyum içindedir. Duygular, eyleme isteklik bakımından güçlülük verir ve duygular eylemlerimize eşlik eder.
Topluluk içerisinde bu durum bireyselliğin ötesine taşar ve bütün bir toplumsal ilişki örgüsü kapsamını alır.
Yaşamın ile evrelerinde de aynı şekilde görülebilen bu davranışsal örüntü hayatın sonrasındaki dönemlerde de pek fazla şekil değiştirmeden aynı yöntemlerle var olan durumu karşılamaya çalışacaktır.
Nasıl ki ilksel dönemlerde çocuk, güçsüzlük ve çaresizlik içindeyken tek başına üstesinden gelemeyeceği bir zorluktan ailesi ile birlikte üstesinden gelirse, erişkin bireylerde de buna benzer güçsüzlük durumu onu başkaları ile bir araya gelip bir topluluk oluşturmaya itecektir.
Çocukluk dönemlerinde karşılaşılan zorluklar yaşam içindeki zorluklara göre hem var olan zorluğun kendisi hem de aile yardımı ile çok daha kolay çözülebilecektir. Aile içinden gelecek yardım, organik bağ nedeni ile içgüdüsel olarak gerçekleşmektedir. Fakat iş hayatında yaşanılan zorluklar çok daha çetin olmaktadır. Tam burada yönetici ve yönetim devreye girecektir. İş hayatındaki zorluklara karşı alınacak yardım için her iki taraftan da gelecek bir özveri ihtiyacı olacaktır. Yönetici ve yönetim sınıfı çalışma hayatında çalışanını anlayan, yönlendiren ve eksikleri konusunda gelişmesine olanak sağlan kişiler olmalıdır. Ancak bu şekilde bir yönetim, durumun krize dönmeden çözümlenmesini sağlayabilir. Tam tersi durumda olayın etkisi fazlası ile hasarlı olacaktır.
Eğer bulunduğu topluluk içerisinde hiyerarşi olarak ondan üstte olan ve ödevlerini yapmasını kendinden isteyecek kişiler yardım etmek bir yana dursun bireye kendisinin yetersiz olduğu düşüncesini sürekli olarak hissettirirlerse, hatta krize bir adım daha yaklaştıracak derecede bunu söylemle dile getirirse, birey kendini yenik düşmüş hissedecek ve tek başına bu güçsüzlüğün üstesinden gelemeyecektir.
Dolayısı ile yukarıda belirtilmiş olan davranışsal eğilimler ışığında yardımı olması gereken yerden direkt olarak alamadığı için bir grup oluşturarak bu oluşturulan topluluğun üyesi olmaya ve kendine atıf edilen durumdan kurtulamaya yönelecektir. Devamında kişi artık odak olarak yaptığı işteki eksikliği gidermeyi bırakacak ve kendine yetersiz olduğunu sürekli hissettirme eğiliminde olan yönetici sınıfına karşı bir zafer kazanma amacını güdecektir.
Çok uzun bir süre almayacak olan olumsuz yönde şekil değiştirmiş bu amaç doğrultusunda kişinin yaptığı işteki başarısız olma durumu artık onun için önemli olmaktan çıkacak ve kendisini yetersiz olmakla suçlayan sınıfa bir bedel ödetme ödevine dönecektir.
Yönetici sınıf bu durumun bu yönde değişeceğini önceden bilen ve yönetim şeklini buna göre biçimlendiren bireylersen seçilmiş olmadır. Bu yeterliliğe sahip olmayıp hem de içinde bulunulan kriz öncesi anını algılayıp kendini ifade etme biçimini değiştirmeme eğilimi sergileyecek yönetim davranışı sonrası, oradaki çalışan topluluğu yönetici ve çalışan çatışmasına dönecektir.
Burada asıl çözülmesi gereken başarısızlık konusu hem çalışan hem yönetici olarak yapılan hatalardan dolayı çatışma sonrasında artık olumlu bir değişim yapılabilmesinin neredeyse imkânsız olması bir yana devamlı daha kötüye doğru giden bir hezimete yol açacaktır.
Samet Erkut